04.17’de Her Şeyini Kaybettim…Allah’a Şükürler Olsun Canım Sağ…Ve yaşananlar…
(Haberde kullandığım fotoğraf yıkılan evim ve ekipler kurtarma çalışması sırasında çekildi) Evimiz yıkıldı hayallerimiz değil…
1 yıl geçti…Kim …Ne anlatı ise biz fazlasını yaşadık…Yıl değişti…Acı aynı…Ve bir yıl önce bugün…Depreme Gazete ofisim de yakalandı…5 Şubat günü 2 takım elbise ve eve mutfak eşyaları almıştım…Elbiseleri Pazartesi giyecektim…Saatler 04.17’yi gösterdiğin de başladı…Deprem…Durur gibi olduğu an şükür diyecektim…Şük dedim ür ağzımda çıkmada şiddetli sarsıntı ile binamızın çatısı balkonları çökmeye başladı…Haber yazıyordum…Haberi bırakıp bir elimle masada tutup diğer elimle tavanı tutmaya çalışıyordum…Yan bina çöktü…Feryatlar “Allah’u Ekber” sesleri deprem uğultusu gibi yeri göğü inletiyordu…
Ofisten 3’nci kattan nasıl dışarı çıktım hatırlamıyorum…Her yan toz duman yağan kar ve mahşer yeri gibiydi…İnönü Caddesi…
Evim yakındaydı…Dörtyol tarafına yürümeye çalışıyordum…Kıyamet gibi…Anne ayrı evlat ayrı baba ayrı gidiyordu…Kardeş de ayrı…Kimi eşofmanla kimi yalınayak…Sadece tek ses vardı…”Allah’ım…” Ofisimle evimin arası yaya 3 dakika olmasına rağmen 15 dakika da ancak ulaşabildim…Telefonlar kitlenmiş bir fotoğraf dahi çekemiyordu…Evin önün de çocuklarla karşılaştım…”Allah’ım şükür” dedim…Oğluma telefonla ulaştıktan sonra kardeşlerimi aramaya başladım…Her yanda yıkılan yerlerle ilgili bilgiler geliyordu…Apartman-Cami-Otel, Rezidans…Öğretmen evinin oraya geldik…Kar yağıyor her yan insan seli…
Ve ofisimin yanında çöken binaya kurtarma olarak yönelmiştik…Binanın etrafı insan seli idi…Yere yığılıp ağlayanlar…Feryat edenler….Binanın üzerine çıkmak istediğim sırada artçı depremler peş peşe gelmeye başladı…
Kendimizi yola atıverdik…Diğer binaların da yıkılacağı söyleniyordu…Ailece Ilıcak Mahallesine (Köye) gitmeye karar verdik…Beylerdetesi Köprüsü yıkıldı haberi yayılmıştı…Trafik kilitlenmişti…
Malatya dışında telefonlar gelmeye başladı…Ramazan Yıldız İstanbul’da arıyordu…Durumu soruyordu…O sırada Televizyonlara canlı bağlantı yapıyordum…
Ve köyde ki eve ailece ulaşmıştık…Hala şok yaşıyorduk…Gün ağarmış depremin 11 şehrimizde olduğunu öğreniyorduk…”Canımız Sağ Allah’a hamd olsun” derken yakınlarımızın enkaz altında kalıp hayatlarını kaybettiği haberleri ulaşmaya başladı…
Evlere girememiş…Kapı önün de arabalarda oturuyorduk…Dışarda kar ve dondurucu soğuk…Bu defa araçların yakıt sorunu telaşı başlamıştı…Bir parça bir şeyler atıştırmak için eve girdiğimiz de öğlen ezanı oknuyordu…Ezan sonrası biraz dinlenelim dediğimiz de 13.24’de şiddetli depremle kendimizi çığlıklarla dışarı karlara atmıştı…
Telefonlar susmuyor her yandan feryat yükseliyordu…Şunu söyleyeyim yaşananları özet geçiyorum…Saniyeler yıl gibi geçiyordu…Kar üzerin de ateş yakıp atakta kar altında bekliyorduk…
Canımızın sağ oluşu Allah’a şükürler o çocukların yani torunlarımın çığlıkları beni benden almıştı…”Yer yarılacak kıyamet koptu” diyorduk…
Telefonlar susmuyor…Şarjlar bitiyordu…Evimin-ofisimin…Kızımın evinin oğlumun kardeşimin babamın evlerinin iş yerlerinin yıkıldığı haberlerini alıyordum hiç umurumda olmuyordu…Canımız sağdı…O gözyaşları beni benden kopartıyordu…
Yılların bir anda yok oluşu…Evlerin ofisin yıkılışı benim için o an hiçti…Ayakta olduğumuzda “Allah’a dua ve secde ediyor” yokluk dönemine adım atıyorduk…
Her şeyin var dı…Hepsi Depremlerle yok oldu…Bir arabada 10 kişi…Bir tek tek katlı evin odasında 35 kişi bulunuyorduk…Ne uyku ne yeme ne içme…Yakınlarımızın ve komşularımızın ölüm haberleri ile kıyameti yaşıyorduk…
Depremlerde canımızı Allah’ın izni ile zor kurtarmış hayatta olmanın ve sıkıntılı yaşamın başlangıcına giriş yapmıştık…
Deprem gecesi yani sabahı ve gündüzü yaşadıklarımı anbean anlatmak yazmak kitaplara sığmaz…Yaşadığımız zelzele…İlk deprem o süreçte o sesle ve 2’nci deprem de ruh halim…
“Allah bize yardımcı oldu. Canımızı bağışladı…”
Evler gitmiş ofis yani iş yeri gitmiş hiç düşünmüyorduk-düşünmüyorduk…Ve deprem sonrası süreç…Hiç anlatmayayım…Yaşadıklarımı…Bugün şu kurum bu kuruluş vatandaşın yanında oldu…Naraları hikaye…
Allah o günleri yaşatmasın…Evleri iş yerlerini kaybettik…O süreçte gördüğüm şu …Evi sağlam iş yeri sağlam olan zatlar her şey de yararlanıyordu yardımları alıyordu…Oraya buraya “Deprem bizi her şeyimizi aldı götürdü…” diye bir şeyler koparmanın onu stoklamanın çabasında olmalarını görmek beni daha da sarsıyordu…Asil deprem o zaman başlamıştı…
Evini iş yerini kaybedenler bir köşe de beklerken evi sağlam olan iş yerinde çatlak olmayanlar her yerde en baş köşeye kurulup yüksek sesle “Ne olacak halimiz” sevdasındaydı…
Evet…Depremde her şeyini kaybedenler değil…Depremde hiçbir şeylerini kaybetmeyenler çadırlara-konteynerlere dağıtılan yardımlara konmuştu…Ve yüksek sesle de her şeye yağma niteliğin de çöküyordu…
Hala aynı süreç devam ediyor…Bilmem bir şeyler anlata bildim mi? Deprem de her şeyini kaybedenler suskun bir bekleyişte…Depremde hiçbir şeyini kaybetmeyen…Aç gözlü yağmacı…Kan üzerine para hırsı…Kazıkçı zamcı alçak ve şerefsizlere ben şahit oldum…1,500 liralık evini 15 bin liraya vereni mi dersin bir iğneyi 100 Tl’de satan mı dersin…Bunları görmek beni kahretti…Ve beni en çok mutlu eden duygulandıran ise başla bir ilde arabası ile getirip çorba dağıtanı görmek paylaşana şahit olmak da beni ne kadar mutlu etti anlatmaya kelimeler yetmez ki…
Şeytanı da Meleği de bu süreçte gördük ve görmeye de devam ediyoruz…Hala adıma kira yardımı yatmadığını da aktarayım…Bir kot bir mont ile aylarım geçti…Aylarca ayakta kaldık…Günlerce dışarda aç susuz canımız sağ diye bildiğimiz tüm duaları okuduk…Yaradana şükrettik…
Ya o deprem vurgunu alçaklar acep neye şükretti…
Depremin özeti…Hakkı olanların sustuğu hakkı olmayanların ön saflarda yüksek sesle olduğu süreç hala devam ediyor…Adalet ve Adaletsizlik…Hak ve Hakkaniyet…
İşte bütün mesele yazacağım çok şey var…Hepsini bir bit yazacağım…Vatandaş kar altında soğukta tir tir titrer dururken …Bazılarının şatafatı kaldı…Ve Ülkemin insanın hayır severliği…Var olsun…
Kim depremzedelere 1 çöğ yardımı yaptı ise Allah avuçladığını altın etsin…
Kim de vurgun peşinde oldu ise ona diyeceğim de şu…Malda yalan mülk de var biraz da sen oyalan…Senin de sonunu göreceğiz…Ve devletin kapısın da durup da vatandaşa bağıran “Çık burada” diyeni de devletin kapısın da vatandaşı bağrına basanı da gördük…
İyiler ve kötüler…Diye ayırtsam var ya…Ne alçaklıkları yazmakla bitiremem…Ne de ülkemin dört bir yanında hayır severlerin depremzedeler için yardımlaşma güzelliğini saymakla yazıyı tamamlayamam…En çok beni kahreden ise depremin 2’nci günü…Köyde şehre geldiğim de Malatya’da kalacak yerim kalmayışı o an beni yıkmıştı…Malatya gibi yerle bir etmişti…
“Hiçbir şeyim kalmadı. Her şeyimizi kaybettik hangi ihtiyacımı söyleyeyim ki?” Demiyorum…”Allah’a şükürler olsun…Canım sağ her şeyim de olur…Alan Allah veren Allah…Mülkün varın yoğun her şeyin sahibi Allah…
En çok ise şehrimin yıkılması beni üzdü…Ayağa kalkacağız…Ve bugün depremin 1. yıl dönümü…Sokaklarda sabahladık…
Evi yıkılmada iş yeri ayakta dururken “Öldük bittik” edebiyatı yapan mal devşiren asalaklar da hala aynı nakaratta…Ayrıca sözün özü…Kendisini bir halt sanan salaklara diyorum ki…Makam mevki Şan şöhret….Mal mülk…Hepsi boş…Yerde gökte Yüce Allah’ın…
Malatyalılar olarak 1 yıl da ne boş sözler işittik…Ve boş beleşleri bir yerlere taşıdık…Hepsi hikaye…Anlayan anladı…Anlamayan teneke olup gider hayatta…Hala en başta boş duruyorlar…Malatya’nın kaderi buymuş…