İnsan sadece sevdiğine gönül koyar, küser…Bunların hepsi sevgidir…
Severken de koymadık mı o gönlü ? Ha gönül koymuşum ha gönül vermişiz Hayallerimizi se Satmadık ya…Canan Eren böyle diyor…
Ya Fadime Çetinkaya ne diyor? Şu gönül ne garip bir kuştur öyle…Kâh kanat çırpıyor olduğu yerde, kâh uçuyor gönülden gönüle…Gönül kuşu öyle narin öyle kırılgan ki, kendi sesine bile gün geliyor küsebiliyor…Bu garip, insanın sol yanında yer edinmiş, bir o yana bir bu yana çırpınıp duruyor işte…
Hangi insan kendi gönlünün tarifini edebilir? Gönlü ne ister ne istemez, kimi sever kimi sevmez? Kime küser, kime güler? Bu soruların yanıtlarını verebilecek gönül var mıdır? İnsan hiç kendi gönlüne söz geçirebilir mi? Gönül öyle bir kuştur ki, kanat çırpmaya başladıysa eğer sıksan can verir avuçlarında, bıraksan yok olur gider gökyüzünde…
Hele de söz dinlemiyorsa minnet eyler mi hiç onu esir alan bedene?
Nedir şu gönül elinden çektiğimiz? Şiirlerde konu, şarkılarda söz eyledik. Bağrımıza basıp, yakıp yıkıp istemesek de kül eyledik…
Gönül dedik, başa gelen çekilir…Derdini ise çeken bilir…Başı boş bırakmaya da gelmiyor…Kimi zaman vefasızı yâr, kimi zaman ise zalimi dost eyledik..
Aşka yanıp gözleri kör eyledik…Geçici heveslere kanıp, gönlü bu dünyaya köle eyledik…Yare yâr olup, gönlü naz eyledik… Bu kadar karmaşaya dayanabilir mi hiç? Dayanamadığında ise onu deli eyledik… Biz deli gönül dedik göz yumduk, gönül bize gam vurdu…
İşte insanın kendi gönlü ile olan bu çekişmesinde ise sevdikleri yara aldı… Gönlüne söz geçiremeyen, sevdiğini, dostunu, canım dediğini kırar oldu… Öyle ya gönül bu umduğu yere küsermiş…Beklediği bir kuru selam, her acıyı kesermiş…Adına deli deyin, aşık deyin, zalim deyin ne derseniz deyin ama küsen gönülü alması zor oluyor… Ne kadar uğraşırsanız uğraşın kırıldıysa bir kere kanatları ne çare!…
Gönül sevdiğine küser, sevdiğinden medet bekler… Sevmese hiç, başka bir gönüle gönlünü koyar mı? Bekler mi geceler boyu bir kuru selamı? Sanki o selam gelip her acıya ilaç olacak. Derdine derman, beklenene vuslat olacak…
O hâlde bir gönlü kırdıysan eğer, bil ki orada yerin çok özel. Sadece ona giden yolu bulmak gerekir… Her gönlün gizli bir kapısı var açmasını bilene…
Bir de o gönül Rabbi’ne niyaz, sevdiğine naz ediyorsa onu küstürmek yakışık almaz… Olur da küstüyse şayet, gönül kapısında durmak yakışır… Bize o kapıyı bulmak yaraşır… Kalpten kalbe giden yola düşmek yaraşır… Acıyı kesecek selamı, dostan dosta ulaştırmak yaraşır…
Neşet ustanın dizelerinde olduğu gibi:
“Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle gider yol gizli gizli…”
Hep umduğuna, beklediğine küsen gönüle giden yolu bulmak dileğiyle…