Malatyalı Kerem Kınık, Suriye’den döndüm, ne gördüm?
Malatyalı Doktor Kerem Kınık 12 Aralık tarihinde gittiği suriye izlenimlerini kaleme aldı.
Kerem Kınık’ın yazısını aynen yayınlıyoruz…”Mart 2011’de, Suriye halkının demokratik hak taleplerine Esed liderliğindeki Baas rejiminin (1970’ten bu yana iktidarda) şiddetle karşılık vermesi, milyonların hayatını altüst eden bir insani krizin başlangıcı oldu. 13 yıllık süreçte milyonlarca insan hayatını kaybetti, yaralandı, yerinden edildi; kentler harabeye döndü, umutlar, hatıralar yitip gitti. 2011-2015 yılları arasında Yeryüzü Doktorları Derneği’nde Başkan Yardımcılığı ve Başkanlık görevlerim süresince, ardından 2015’te başladığım Türk Kızılay’daki Başkan Yardımcılığı ve 2016-2023 yılları arasında yürüttüğüm Genel Başkanlık görevimde, Suriye insani krizinin pek çok boyutuyla yakından ilgilendim.
Türk Kızılay olarak Türkiye ve Suriye içinde gerçekleştirdiğimiz devasa insani yardım projeleriyle milyonlarca ihtiyaç sahibine ulaştık, destek verip koruma sağladık. 2017 Halep tahliyesi, Doğu Guta tahliyesi ve Waer tahliyesi gibi kritik süreçlerde Kızılay çalışmalarını sahada bizzat arkadaşlarımla birlikte yönettik. Bu süreçlerde birçok çalışma arkadaşımızı ve insani yardım gönüllüsünü kaybettik. Göç yollarında da sayısız Suriyeli kardeşimiz acılar çekti, hayatını kaybetti. Ancak bu zorluklar dayanışma ruhumuzu ve yardımlaşma azmimizi hiç eksiltmedi. 8 Aralık 2024 tarihinde, Esed rejiminin halk devrimiyle yıkılması ve Esed’in ülkeden kaçmasıyla, Suriye halkı için umut dolu yeni bir dönem başladı. 12 Aralık 2024 tarihinde kendi imkanlarımla Suriye’ye giderek bu tarihi ana -süreçte onun da emeği olan oğlum M. Furkan ile birlikte- tanıklık ettik.
Emevi Camii’ndeki ilk özgür Cuma namazına katıldık ve yıllardır omuz omuza çalıştığımız dostlarımızın bu mutluluklarına ortak olduk. Seyahatim boyunca insanların yüzlerinde umut, onur ve huzuru gördüm. Halepliler İdlib’e, İdlibliler Halep’e gidiyordu; yıllardır görmedikleri vatan parçalarını ziyaret edebilmenin mutluluğunu yaşıyorlardı.
Şam’da Türkiye’den, Ürdün’den ve Lübnan’dan gelen insanları ve araçları gördüm; bu tarihi ana tanıklık etmek için gelmişlerdi. Ancak umut ve sevinç dolu bu anların yanında, Hama, Humus, Halep ve Şam çevrelerinde büyük bir yıkıma da şahit oldum. Halkın vergileriyle teşkil edilmiş bir ordu, kendi halkını, evlerini ve kentlerini bombalamış, tarifsiz bir yıkım yaratmıştı. Şimdi yeni bir döneme giriyoruz. Bu yıkılmış ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak için Suriyeli kardeşlerimize omuz vermek ve dayanışma içinde çalışmak hepimizin görevi. Bir inat uğruna yok edilen bir ülkeyi, birlik ve azimle yeniden inşa etmek için hep birlikte mücadele edeceğiz.
Bu süreçte, uluslararası toplumun geçmişteki hatalarından ders almasını ve Suriye halkının geleceğini kendi elleriyle şekillendirmesine olanak tanımasını ümit ediyorum. Daha adil, huzurlu ve umut dolu bir Suriye için yeniden çalışmaya devam edeceğiz”