Canım Feda Yoluna Ya Hüseyin…
Bize Her Yer Kerbela Her gün Aşura
Ama O… ‘Hak’ dedi Kevser’i seçti!.. Hak yoksa Fırat irin olur; Dicle de zehir olur!.. Hak varsa Kevser’i seçersin… Ne yanarsın, ne de susarsın!..
Canım feda yoluna ya Hüseyin…
Kerbela’yı Anlatmak da zor…Kerbela’yı anlatanın da anlayanın da yüreği yanıyor…
İslam dünyasının en hüzünlü dönemlerinden biri olan Muharrem ayı, Hz. Hüseyin ve Kerbela şehitlerinin anısını yaşatmak amacıyla tutulan 12 günlük Yas-ı Matem oruçları, başladı…
Hak kabul eyleye…
Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav)’in torunu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın oğlu Hz. Hüseyin, Yezid’in biat talebini reddederek Medine’den Mekke’ye, oradan da Kerbela’ya doğru yola çıktı…
Yol boyunca çeşitli suikast girişimlerine maruz kalan Hz. Hüseyin, Kerbela çölünde çoğunluğu Ehlibeyt’ten 72 yakını ile birlikte Yezid’in ordusu tarafından kuşatılarak katledildi…
Kerbela’da yaşanan bu trajik olay, Müslümanlar arasında derin bir üzüntü ve yas nedeni olarak her yıl yeniden hatırlanıyor ve Hz. Hüseyin’in fedakarlığı ve direnişi anılıyor…
Hicri 61 yılında meydana gelen Kerbela olayı, İslam tarihinde yıldır süregelen bir acı olarak her yıl Muharrem ayının birinci gününden başlayarak anılıyor…Matem ayı olarak kabul edilen Muharrem Ayının 10. günü Hz. Hüseyin’in şehadet yıldönümünde en yoğun halini alır ve yas ayları olan Muharrem ve Sefer aylarını kapsayan iki aylık dönemde düğün, eğlence vb. etkinlikler yapılmaz, yas tutulur.
Aşura, Muharrem ayının onuncu günüdür. Şehitlerin efendisi Hz. Hüseyin’in, oğullarının ve yarenlerinin şehadet günüdür…
İmam Hüseyin (a.s), Kufelilerin daveti üzerine, Yezidî hükümeti istemeyen duyarlı insanlara ulaşmak ve onların önderliğini üstlenmek üzere Mekke’den Kufe’ye doğru yola çıktığında, henüz Kufe’ye varmadan Kerbela’da, İbn-i Ziyad’ın ordusu tarafından kuşatıldı…
Zillete boyun eğmeyip zalim hükümete biat etmeyince Kufe ordusu onunla savaştı…İmam Hüseyin (a.s) ve yarenleri, Aşura günü, susuz bir şekilde ve büyük bir yiğitlikle sonuna kadar savaşarak şehit oldular…Bu nur kafilesinden geride kalanlar, zalimler tarafından esir edilerek Kufe’ye götürüldü…
Yetmiş iki cengâver, insanlık tarihinin en büyük yiğitliğini sergileyerek al kanlarıyla kendilerini tarihe ve faziletli insanların vicdanlarına nakşettiler, davalarını ebedî kıldılar…
Grup Dergah…Kerbela…
Aşura, İmam Hüseyin’in (a.s) 10 Muharrem’de şehadete ermesinden dolayı en büyük matem günü sayılmaktadır…Zira bu günde Peygamber ailesine en büyük zulümler reva görülmüş ve bundan dolayı İslam düşmanları, bugünü bayram ve sevinç günü saymışlardır…Ancak Ehlibeyt dostları bugünü yas günü olarak görür, Kerbela’da katledilen İslam kahramanlarının şehadetlerini gözyaşlarıyla yâd ederler…
İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aşura öyle bir gündür ki Hüseyin, yarenleri arasında öldürülmüş, yere düşmüştü. Yarenleri de onun etrafında yere düşmüşlerdi ve bedenleri çıplaktı.”
İmam Rıza (a.s) da şöyle buyurmuştur: “Kim Aşura’yı kendine musibet ve ağlama günü edinirse, Allah da kıyamet gününü ona sevinç ve mutluluk günü kılar.”
Ziyaret-i Aşura adlı duada Emevilerin bugünü kutladıkları ve sevinç günü ilan ettikleri açıkça belirtilmiştir. Nitekim sözü edilen ziyaretnamede şöyle geçer: “Allah’ım, bugün öyle bir gündür ki Ümeyye oğulları ve ciğer yiyen Hinde’nin çocukları bugünü kutladılar…”
Masum Ehlibeyt İmamları bugünün anısını canlı tutar, matem meclisleri hazırlar ve İmam Hüseyin’e (a.s) ağlarlardı… Hz. Hüseyin’i (a.s) ziyaret eder, halkı da ziyarete teşvik ederlerdi. Aşura, onların hüzün günüydü…
Aşura gününde eğlenmemek, çalışmamak, yas tutup ağlamak, öğle vaktine kadar bir şey yiyip içmemek, ev için bir şey biriktirmemek ve yas hâlinde olmak, başlıca müstehab (sevap) amellerdendir…
İmam Hüseyin (a.s), böyle bir günde az sayıdaki imanlı, izzetli ve onurlu yarenleriyle Yezid’in taş kalpli, dinsiz ve zalim ordusuna karşı kıyam etmiş, Kerbela’yı Allah âşıklarının kalplerinde her zaman yaşayacak bir meşale kılmıştı…
Her ne kadar bir günle sınırlı olsa da, Aşura’nın bıraktığı etkiler kıyamete kadar sürecektir…
Bugün, kalplerin derinliklerinde öyle derin izler bırakmıştır ki, her yıl Muharrem ayının ilk on günü, özellikle de Aşura günü, tüm Ehlibeyt dostları için hürriyet abidesi, şehadet ve cihat ekolü hâline gelmiş, İmam Hüseyin’e (a.s) karşı büyük bir sevgi seli oluşmasına vesile olmuştur…
Aşura, Peygamber efendimizin (s.a.a) “Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin’denim” hadisinin tecellisi olmuş, İslam dini, Şehitlerin Efendisi’nin kanıyla yeniden canlanmıştır…
Aşura, adaleti isteyenlerin az bir sayıyla fakat büyük bir iman ve askla saray ehli zalim ve yağmacı müstekbirlerin karşısında yapılan görkemli bir kıyamdır! Eğer Aşura olmasaydı, Ebu Süfyan’ın cahiliyet mantığıyla İslam ruhunu ve Kitab’ı yok etmeyi istemesinin ve Yezid’in eski cahiliyet dönemlerine geri dönme hayalleriyle Peygamber evlatlarını öldürüp apaçık bir şekilde ‘Ne kıyamet vardır ne de vahiy inmiştir!’ diyerek İslam’ı ortadan kaldırmaya yönelik eylemlerinin ardından Kurân-ı Kerim’in ve yüce İslam’ın başına neler gelebileceğini tahmin bile edemezdik…
Kerbela, adaletsizliğin ve karanlığın kol gezdiği asayişsiz dünyada hamasetle insanlığın üzerine örülen kızıl bir çatıdır… Beşeriyet mahkemesinde adalet isteyenlerin çarpan kalbidir…Yüksek seslerle yemyeşil vadilerde yankılanan zafer çığlıklarıdır…Hayat okyanusunda denizler yaratan susuzluktur. Özgürlük vaat eden esaretin omuzlarına yüklenen büyük bir risalettir…
Aşura, namaz kılanların yüz akı, Müslümanların onurudur… Aşura Kâbe’nin esası, kıblenin temeli, ümmetin direği, Kurân’ın hayatı, namazın ruhu, haccın bekası, Safa ve Merve’nin ihlası, Mesar ve Mina’nın can damarıdır. Aşura, İslam’ın insanlığa ve tarihe hediyesidir….
Son Peygamber Hazreti Muhammed’in torunu Hazreti Hüseyin ve ehlibeytten 72 kişinin şehit düştüğü “Kerbela olayı”, İslam dünyasında asırlardır, Müslümanların süren hüznü olarak yer tutuyor…
Irak’ın Kufe kenti yakınlarındaki Kerbela Çölü’nde hicri takvime göre 10 Muharrem 61’de (10 Ekim 680) Emevi Devleti’nin ilk halifesi Muaviye bin Ebu Süfyan’ın ölümünden sonra yerine geçen oğlu, Emevilerin 2’nci Halifesi Yezid bin Muaviye’nin, Hazreti Hüseyin’in kendisine biat etmesini istemesi nedeniyle yaşanan üzücü hadiseler, Hazreti Muhammed’i ve onun ehlibeytini seven müminleri derinden yaraladı…
Yezid tarafından Hazreti Hüseyin ve ehlibeytin 1382 yıl önce şehit edilmesi, siyasi hırs ve zulümlerin asırlarca dinmeyecek sonuçlar vereceğini gösteren acı bir örnek oldu…
Hazreti Hüseyin ve beraberindekilerin, muharrem ayının 10’uncu günü olan “Aşure Günü”nde şehit edilmeleri, “matem günü” olarak görülüyor…
“Hazreti Hüseyin, İslam hilafetinin saltanata dönüşmesinin karşısındaydı”
Hazreti Hüseyin, İslam hilafetinin saltanata dönüşmesinin karşısındaydı. Gerek Peygamber Efendimizden gerekse babası Hazreti Ali’den aldığı eğitim ve sahip olduğu kültür bu tür haksızlıklara karşı çıkmasını gerektirmiştir…Bu yüzden Yezid’in halifeliğine karşı çıktı…
Ehlibeyte karşı sevgi, Peygamber Efendimizin bize tavsiyesidir…Aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’de ehlibeyte işaret edilmiştir…
Hazreti Hasan ve Hazreti Hüseyin, Peygamber Efendimizin çiçekleridir… Maalesef dünyevi hırslar ve saltanat bunların önüne geçti…
Muharrem ayının 10’uncu gününde şehit edilen Hazreti Hüseyin ve 72 arkadaşını rahmetle yad ediyoruz…
Kerbela olayında yaşananlar…
Uzun süren siyasi mücadeleler sonucu miladi takvime göre 661’de halifelik makamını ele geçiren Muaviye, Hazreti Hasan’ın şehadetinden sonra “halifelik” makamının saltanata dönüştürülmesi adına oğlu Yezid için halktan biat almaya başladı…Fakat Hazreti Hüseyin bu durumu kabullenmedi…
Kerbela Olayı
Muaviye’nin 680’de ölümünden sonra yerine geçen oğlu Yezid, ilk iş olarak Hazreti Hüseyin’in biatını almak istedi… Hazreti Hüseyin biat ettirilmesine yönelik baskılar artınca durumun kötüye gideceğini anlayarak, aile fertleriyle Mayıs 680’de Mekke’ye doğru hareket etti…
Mekke’ye gelen Kufeliler ise Hazreti Hüseyin’i şehirlerine davet ederek, Emevilere karşı birlik oluşturmayı teklif etti…
Hazreti Hüseyin daha önce hem babası Hazreti Ali’ye hem de ağabeyi Hazreti Hasan’a karşı ihanetlerine şahit olduğu Kufelilerin samimiyetlerini anlamak için amcasının oğlu Müslim bin Akil’i Kufe’ye gönderdi…
Kufe’de 18 bin kişi, Müslim’in önünde Hazreti Hüseyin’e biat etti.. Ancak daha sonra Kufeliler ihanet ederek, Emevilerin Müslim’i öldürmesine göz yumdu…
Son gelişmelerden haberdar olamayan Hazreti Hüseyin, aile fertleriyle Kufe’ye doğru yola çıktı…Hazreti Hüseyin yolda Müslim’in başına gelenleri haber aldı…Fakat Müslim’in oğullarının, babalarının intikamını almak istediklerini söylemesi üzerine yoluna devam etti…
Kufe Valisi Ubeydullah bin Ziyad’ın bin askerle gönderdiği Hürr bin Yezid, kafilenin yola devam etmesine izin vermeyerek, Hazreti Hüseyin’e validen yeni emir gelinceye kadar Kufe ile Medine arasında bir yol takip etmesini söyledi…
Bunun üzerine Fırat Nehri kenarındaki Kerbela Çölü’ne önce Hazreti Hüseyin, sonra Ömer bin Sa’d ulaştı…Kufe Valisi Ubeydullah, Ömer’e, Hazreti Hüseyin’den Yezid adına biat almasını, aksi halde suyla bağlantısının kesilmesini emretti…
Biat teklifini kabul etmeyen Hazreti Hüseyin ve yanındakiler, zulme boyun eğmemek için Allah yolunda ölme kararı aldı…
Hazreti Hüseyin ile beraberindeki 32 atlı ve 40 piyade, bölgede kurulan çadırda savaş hazırlıklarını tamamladı…
Daha sonra Hazreti Hüseyin ve beraberindekiler ile Yezid taraftarları, Kerbela’da karşı karşıya geldi…
Ordusunun isyanından çekinen Ömer bin Sa’d, bizzat ilk oku atınca savaş başladı…Savaş meydanında Hazreti Hüseyin tarafından çok kişi öldü, geriye ehlibeytten başka kimse kalmadı…
Babası Hazreti Hüseyin’den izin alarak çadırından savaş alanına çıkan 19 yaşındaki Ali el-Ekber, Kufeliler tarafından mızrak ve kılıç darbeleriyle şehit edildi…
Kufeliler, Hazreti Hüseyin’in diğer çocukları Cafer ve Abdullah’ı da şehit etti…
Kahramanca savaşan ve karşısına çıkan herkesi mağlup eden Hazreti Hüseyin ile teke tek mücadele etme cesaretine sahip olmayan Kufeliler, hep birlikte onun üzerine saldırdı…
Aldığı ok ve mızrak darbeleriyle atından yere düşen Hazreti Hüseyin’in başı kesilerek, bedeni atların ayakları altında ezildi…Hazreti Hüseyin ve beraberindekilerin kesik başları Yezid’e gönderildi, cenazeleri ise Beni Esed mensubu El-Gadiriye köylülerince Hair denilen yerde toprağa verildi…
Hz. Peygamber’in vefatından 50 sene sonrasına kadar Müslümanların mutlu bir zaman dilimi olarak kutladıkları Aşure gününe 10 Muharrem 61’de (10 Ekim 680) tarifsiz bir hüzün karıştı…
Hz. Hüseyin ile aile fertleri o aşure gününde Kerbelâ’da şehid edildiler…
Artık bu olaydan sonra Muharrem ayı bambaşka bir anlam kazanmış, inananlar bu tarihten sonra aşure gününde sevinç ve mutluluktan ziyade acıyı hisseder olmuştur…Canım yoluna feda ya Hüseyin…Selam sana Ya Hüseyin…
Selam Sana Ya Şah-ı Şehid-i Kerbela…O gün Hüseyin o zaman Yezid’in halifeliğini kabul etseydi bugün zulüm dünya yüzünden meşru olacaktı…İmam Hüseyin mashumiyeti adalet ve özgürlüğü bize bıraktı…
YORUMLAR